![]() |
DUYUŞ VE DÜŞÜNÜŞ Sevdiklerim göçüp gidiyorlar birer birer Ay geçmiyor ki almayayım gamlı bir haber. Kalbim zaman zaman bu haberlerle burkulu; Zihnim düşünceden dağınık, gözlerim dolu. Kaybetti asrımızda ölüm eski hüznünü, Lakayd olan muhimsemiyor gamlı bir günü. Çok şey bilen diyor:'Gidecek her gelen nesil Ey sade-dil Bu bahsi hayatında böyle bil Hiç durmadan, hayat öğütür devreden bu çark, Ölmek sırayladır, sıralanmakta varsa fark. İlmin derin görüşleri, aklın hükümleri Doldurmuyor boşalmış olan hisli bir yeri. Yahya Kemal Beyatlı MEHLIKA SULTAN Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Gece şehrin kapısından çıktı: Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Kara sevdalı birer aşıktı. Bir hayalet gibi dünya güzeli Girdiğinden beri rü'yalarına; Hepsi meşhur, o muamma güzeli Gittiler görmeye Kaf dağlarına. Hepsi, sırtında aba, günlerce Gittiler içleri hicranla dolu; Her günün ufkunu sardıkça gece Dediler: ''Belki bu son akşamdır'' Bu emel gurbetinin yoktur ucu; Daima yollar uzar, kalp üzülür: Ömrü oldukça yürür her yolcu, Varmadan menzile bir yerde ölür. Mehlika'nın kara sevdalıları Vardılar cikrigi yok bir kuyuya, Mehlika'nın kara sevdalıları Baktılar korkulu gözlerle suya. Gördüler: ''Aynada bir gizli cihan.. Ufku çepçevre ölüm servileri.....'' Sandılar doğdu içinden bir an O, uzun gözlu, uzun saçlı peri. Bu hazin yolcuların en küçüğü Bir zaman baktı o viran kuyuya. Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü Parmağından sıyırıp attı suya. Su çekilmiş gibi rü'ya oldu!.. Erdiler yolculuğun son demine; Bir hayal alemi peyda oldu Göçtüler hep o hayal alemine. Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Seneler geçti, henüz gelmediler; Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Oradan gelmeyecekmiş dediler!.. Yahya Kemal Beyatlı NAZAR Gece, Leyla'yı ayın on dördü Koyda tenha yıkanırken gördü. "Kız vücudun ne güzel böyle açık! Kız yakından göreyim sahile çık!" Baktı etrafına ürkek, ürkek Dedi:"Tenhada bu ses nolsa gerek?" "Kız vücudun sarı güller gibi ter! Çık sudan kendini üryan göster!" Aranırken ayın olgun sesini, Soğuk ay öptü beyaz ensesini, Sardı her uzvunu bir ince sızı; Bu öpüş gül gibi soldurdu kızı. Soldu, günden güne sessiz, soldu! Dediler hep: "Kıza bir hal oldu!" Ta içindendi gelen hıçkırığı, Kalbinin vardı derin bir kırığı. Yattı, bir ses duyuyormuş gibi lal. Yattı, aylarca devam etti bu hal. Sindi simasına akşam hüznü, Böyle yastıkta görenler yüzünü, Avuturlarken uzun sözlerle, O susup baktı derin gözlerle, Evi rüzgar gibi bir sır gezdi, Herkes endişeli bir şey sezdi. Bir sabah söyledi son sozlerini, Yumdu dünyaya ela gözlerini; Koptu evden acı bir vaveyla, Odalar inledi: "Leyla! Leyla!" Geldi koy kızları, el bağladılar... Diz çöküp ağladılar, ağladılar! Nice günler bu seametli ölüm, Oldu çok kimseye bir gizli düğüm; Nice günler bakarak dalgalar, Dediler: "Uğradı Leyla nazara!" Yahya Kemal Beyatlı ÖZLEYEN Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde, Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde! Dağlar ağarırken konuşmuştuk tepelerde, Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde! Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi, Hülya gibi yalnız gezinenler köye indi Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi, Gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde. Yahya Kemal Beyatlı Sessiz Gemi Artık demir almak günü gelmişse zamandan Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahetten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli, Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden. Yahya Kemal BEYATLI UÇUŞ Uçmakta, konmadan, kıyısız bir denizde ruh; Benzer mi böyle bir kuşa Tufan içinde Nuh? Üstünde gök, sürekli bulutlarla, yüklüdür; Altında gür deniz ki ezelden köpüklüdür. Çalkaltısında dalgası bilmez nedir sayı; Milyonca dalga sürmede milyonca dalgayı; Hiç durmayan gürültüsü bir türküdür, geniş, Milyonca haykırıs dolu, milyonca sesleniş. Yıldızlar ülkesinde açıldıkça yükseğe, Başlar hayal edindiği alem görünmeğe. Bir ruhu besliyen hava yalnız yukardadır. Hulyayı daima uçuran duygulardadır. Yalnız bu katta mümkün olur daimi uçuş. Her hamlesiyle, ruh, o çelikten kanatlı kuş, Ufkunda bir dakika görunmeksizin kara, Hür gökte, hür denizde uçar, hür ufuklara. Yahya Kemal Beyatlı UFUKLAR Ruh ufuksuz yaşamaz. Dağlar ufkunda mehabet, Ova ufkunda huzur, Deniz ufkunda teselli duyulur. Yalnız onlarda bulur ruh ezeli lezzetini. Bu ufuklar avutur ruhu saatlerce, fakat Bir zaman sonra derinden duyulur yalnızlık. Ruh arar kendine bir ruh ufku. Manevi ufku pek engin ulu peygamberler - Bahsin üstündedir onlar-lakin Hayli me'ud idiler dünyada; Yaşıyorlardı havarileri, ashabiyle; Ne ufuklar! Ne güzel ruh imiş onlar! Yarab! Annemin na'şını gördümdü; Bakıyorken bana sabit ve donuk gözlerle, Acıdan çıldıracaktım. Aradan elli dokuz yıl geçti. Ah o sabit bakış el'an yaradır kalbimde, O yaşarken o semavi, o gülümser gözler Ne kadar engin ufuklardı bana; Teneşir tahtası üstünde o gün, Bakmaz olmuşlardı artık bu bizim dünyaya. Yaşıyan her fani Yaşıyan ruh özler, Her sıkıldıkça arar, Dar hayatında ya dost ufku, ya canan ufku. Yahya Kemal Beyatlı |
![]() |