Yahya Kemal Beyatlı 

DUYUŞ VE DÜŞÜNÜŞ 

Sevdiklerim göçüp gidiyorlar birer birer 
Ay geçmiyor ki almayayım gamlı bir haber. 

Kalbim zaman zaman bu haberlerle burkulu; 
Zihnim düşünceden dağınık, gözlerim dolu. 

Kaybetti asrımızda ölüm eski hüznünü, 
Lakayd olan muhimsemiyor gamlı bir günü. 

Çok şey bilen diyor:'Gidecek her gelen nesil 
Ey sade-dil Bu bahsi hayatında böyle bil 

Hiç durmadan, hayat öğütür devreden bu çark, 
Ölmek sırayladır, sıralanmakta varsa fark. 

İlmin derin görüşleri, aklın hükümleri 
Doldurmuyor boşalmış olan hisli bir yeri.

Yahya Kemal Beyatlı

MEHLIKA SULTAN 
Mehlika Sultan'a aşık yedi genç 
Gece şehrin kapısından çıktı: 
Mehlika Sultan'a aşık yedi genç 
Kara sevdalı birer aşıktı. 
Bir hayalet gibi dünya güzeli 
Girdiğinden beri rü'yalarına; 
Hepsi meşhur, o muamma güzeli 
Gittiler görmeye Kaf dağlarına. 
Hepsi, sırtında aba, günlerce 
Gittiler içleri hicranla dolu; 
Her günün ufkunu sardıkça gece 
Dediler: ''Belki bu son akşamdır'' 
Bu emel gurbetinin yoktur ucu; 
Daima yollar uzar, kalp üzülür: 
Ömrü oldukça yürür her yolcu, 
Varmadan menzile bir yerde ölür. 
Mehlika'nın kara sevdalıları 
Vardılar cikrigi yok bir kuyuya, 
Mehlika'nın kara sevdalıları 
Baktılar korkulu gözlerle suya. 
Gördüler: ''Aynada bir gizli cihan.. 
Ufku çepçevre ölüm servileri.....'' 
Sandılar doğdu içinden bir an 
O, uzun gözlu, uzun saçlı peri. 
Bu hazin yolcuların en küçüğü 
Bir zaman baktı o viran kuyuya. 
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü 
Parmağından sıyırıp attı suya. 
Su çekilmiş gibi rü'ya oldu!.. 
Erdiler yolculuğun son demine; 
Bir hayal alemi peyda oldu 
Göçtüler hep o hayal alemine. 
Mehlika Sultan'a aşık yedi genç 
Seneler geçti, henüz gelmediler; 
Mehlika Sultan'a aşık yedi genç 
Oradan gelmeyecekmiş dediler!.. 
Yahya Kemal Beyatlı

NAZAR 
Gece, Leyla'yı ayın on dördü 
Koyda tenha yıkanırken gördü. 
"Kız vücudun ne güzel böyle açık! 
Kız yakından göreyim sahile çık!" 
Baktı etrafına ürkek, ürkek 
Dedi:"Tenhada bu ses nolsa gerek?" 
"Kız vücudun sarı güller gibi ter! 
Çık sudan kendini üryan göster!" 
Aranırken ayın olgun sesini, 
Soğuk ay öptü beyaz ensesini, 
Sardı her uzvunu bir ince sızı; 
Bu öpüş gül gibi soldurdu kızı. 
Soldu, günden güne sessiz, soldu! 
Dediler hep: "Kıza bir hal oldu!" 
Ta içindendi gelen hıçkırığı, 
Kalbinin vardı derin bir kırığı. 
Yattı, bir ses duyuyormuş gibi lal. 
Yattı, aylarca devam etti bu hal. 
Sindi simasına akşam hüznü, 
Böyle yastıkta görenler yüzünü, 
Avuturlarken uzun sözlerle, 
O susup baktı derin gözlerle, 
Evi rüzgar gibi bir sır gezdi, 
Herkes endişeli bir şey sezdi. 
Bir sabah söyledi son sozlerini, 
Yumdu dünyaya ela gözlerini; 
Koptu evden acı bir vaveyla, 
Odalar inledi: "Leyla! Leyla!" 
Geldi koy kızları, el bağladılar... 
Diz çöküp ağladılar, ağladılar! 

Nice günler bu seametli ölüm, 
Oldu çok kimseye bir gizli düğüm; 
Nice günler bakarak dalgalar, 
Dediler: "Uğradı Leyla nazara!" 
Yahya Kemal Beyatlı

ÖZLEYEN 
Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde, 
Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde! 
Dağlar ağarırken konuşmuştuk tepelerde, 
Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde! 
Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi, 
Hülya gibi yalnız gezinenler köye indi 
Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi, 
Gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde. 
Yahya Kemal Beyatlı

Sessiz Gemi 

Artık demir almak günü gelmişse zamandan 
Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan. 

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; 
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol. 

Rıhtımda kalanlar bu seyahetten elemli, 
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli, 

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! 
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. 

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; 
Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. 

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, 
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden. 

Yahya Kemal BEYATLI

UÇUŞ 
Uçmakta, konmadan, kıyısız bir denizde ruh; 
Benzer mi böyle bir kuşa Tufan içinde Nuh? 
Üstünde gök, sürekli bulutlarla, yüklüdür; 
Altında gür deniz ki ezelden köpüklüdür. 
Çalkaltısında dalgası bilmez nedir sayı; 
Milyonca dalga sürmede milyonca dalgayı; 
Hiç durmayan gürültüsü bir türküdür, geniş, 
Milyonca haykırıs dolu, milyonca sesleniş. 
Yıldızlar ülkesinde açıldıkça yükseğe, 
Başlar hayal edindiği alem görünmeğe. 
Bir ruhu besliyen hava yalnız yukardadır. 
Hulyayı daima uçuran duygulardadır. 
Yalnız bu katta mümkün olur daimi uçuş. 
Her hamlesiyle, ruh, o çelikten kanatlı kuş, 
Ufkunda bir dakika görunmeksizin kara, 
Hür gökte, hür denizde uçar, hür ufuklara. 
Yahya Kemal Beyatlı

UFUKLAR 
Ruh ufuksuz yaşamaz. 
Dağlar ufkunda mehabet, 
Ova ufkunda huzur, 
Deniz ufkunda teselli duyulur. 
Yalnız onlarda bulur ruh ezeli lezzetini. 
Bu ufuklar avutur ruhu saatlerce, fakat 
Bir zaman sonra derinden duyulur yalnızlık. 
Ruh arar kendine bir ruh ufku. 
Manevi ufku pek engin ulu peygamberler 
- Bahsin üstündedir onlar-lakin 
Hayli me'ud idiler dünyada; 
Yaşıyorlardı havarileri, ashabiyle; 
Ne ufuklar! Ne güzel ruh imiş onlar! Yarab! 
Annemin na'şını gördümdü; 
Bakıyorken bana sabit ve donuk gözlerle, 
Acıdan çıldıracaktım. 
Aradan elli dokuz yıl geçti. 
Ah o sabit bakış el'an yaradır kalbimde, 
O yaşarken o semavi, o gülümser gözler 
Ne kadar engin ufuklardı bana; 
Teneşir tahtası üstünde o gün, 
Bakmaz olmuşlardı artık bu bizim dünyaya. 
Yaşıyan her fani 
Yaşıyan ruh özler, 
Her sıkıldıkça arar, 
Dar hayatında ya dost ufku, ya canan ufku. 
Yahya Kemal Beyatlı