Attila İlhan

AĞIR KAN KAYBI 
Biz yalnızlıktan doğduk o dagdagalı sudan 
Biz yani erdoğan ayşenur ali ve ahmet 
Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku 
Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk 
Köy köy bucak bucak memleket memleket 
Yani afyon adilcevaz akçadağ turgutlu 
Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku 

Buzlu mehtap alçakca kesmişti yolumuzu 
Bütün kapılardan açıkca kovulmuştuk 
Silahımız avcumuza yapışmıştı soğuktan 
Biz yani erdoğan ayşenur ali ve ahmet 
Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku 
Kestiremedik ne yaptığımızı kim olduğumuzu 
Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk 
Köy köy bucak bucak memleket memleket 
Yani afyon adilcevaz akçadağ turgutlu 
Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku 

Ne kadar korkmuştuk elimizden tutmadılar 
Doğrudur kendi içimizde daraldığımız 
Kim neyi savundu bilinmez nereye kadar 
Biz yani erdoğan ayşenur ali ve ahmet 
Başka bir yalnızlıkta boğulduk 
havasizliktan 
Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk 
Köy köy bucak bucak memleket memleket 
Ne solculuğumuz solculuktu ne sağcılığımız 
Karanlık bir kapı olup üstümüze kapandılar 
Kimse bizi sevmedi 
ağır kan kaybıyız 
Attila İlhan

AYSEL GİT BAŞIMDAN 
aysel git başımdan ben sana göre değilim 
olümüm birden olacak seziyorum 
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 
aysel git başımdan istemiyorum 
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün 
dağıtır gecelerim sarışınlığını 
uykularımı uyusan nasıl korkarsın 
hiçbir dakikamı yaşayamazsın 
aysel git başımdan ben sana göre değilim 
benim için kirletme aydınlığını 
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 
Islığımı denesen hemen düşürürsün 
gözlerim hızlandırır tenhalığını 
yanlış şehirlere götürür trenlerim 
ya ölmek ustalığını kazanırsın 
ya korku biriktirmek yetisini 
acılarım iyice bol gelir sana 
sevincim bir türlü tutmaz sevincini 
aysel git başımdan ben sana göre değilim 
ümitsizliğimi olsun anlasana 
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 
sevindiğim anda sen üzülürsün 
sonbahar uğultusu duymamışsın ki 
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş 
uzak yalnızlık limanlarına 
aykırı bir yolcuyum dünya geniş 
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki 
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş 
sakın başka bir şey getirme aklına 
aysel git başımdan ben sana göre değilim 
ölümüm birden olacak seziyorum 
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 
aysel git başımdan seni seviyorum 
Attila İlhan

AYSEL GİT BAŞIMDAN 
aysel git başımdan ben sana göre değilim 
olümüm birden olacak seziyorum 
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 
aysel git başımdan istemiyorum 
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün 
dağıtır gecelerim sarışınlığını 
uykularımı uyusan nasıl korkarsın 
hiçbir dakikamı yaşayamazsın 
aysel git başımdan ben sana göre değilim 
benim için kirletme aydınlığını 
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 
Islığımı denesen hemen düşürürsün 
gözlerim hızlandırır tenhalığını 
yanlış şehirlere götürür trenlerim 
ya ölmek ustalığını kazanırsın 
ya korku biriktirmek yetisini 
acılarım iyice bol gelir sana 
sevincim bir türlü tutmaz sevincini 
aysel git başımdan ben sana göre değilim 
ümitsizliğimi olsun anlasana 
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 
sevindiğim anda sen üzülürsün 
sonbahar uğultusu duymamışsın ki 
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş 
uzak yalnızlık limanlarına 
aykırı bir yolcuyum dünya geniş 
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki 
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş 
sakın başka bir şey getirme aklına 
aysel git başımdan ben sana göre değilim 
ölümüm birden olacak seziyorum 
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim 
aysel git başımdan seni seviyorum 
Attila İlhan

BELA ÇİÇEĞİ 
alsancak garı'na devrildiler 
gece garın saati bela çiçeği 
hiçbir şeyin farkında değildiler 
kalleş bir titreme aldı erkeği 
elleri yirtilmisti kelepceliydiler 
çantasını karısı taşıyordu 
hiç kimse tanımıyordu kimdiler 
gece garın saati bela çiçeği 
üçüncü mevki bir vagona bindiler 
anlaşıldı erkeğin gideceği 
bir şeyden vazgeçmiş gibiydiler 
bir türlü karısına bakamıyordu 
ayaküstü birer bafra içtiler 
gece garın saati bela çiçeği 
şimdiden bir yalnızlık içindeydiler 
karanlık gelmişi geleceği 
birdenbire sapsarı kesildiler 
vagonlar usul usul kımıldıyordu 
Attila İlhan


BENCE MALUMDUR 
dikenin 
kalbime battığı bir sonbahar günüdür 
sen elini bulutların içinde gezdirirsin 
bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler 
içini kurtlar kemirir 
bence malumdur 
buğulanmış camların arkasında masmavi yüzün 
senin ateşler içinde olduğun 
bence malumdur 
ellerin muhakkak çocuk elleridir 
hep kimsenin bilmediği türküler düşünürsün 
onlar neden daima okul türküleridir 
süleymancıktan bahseder 
kara toprakta açık yeşil bir yıldız gibi akıp giden 
süleymancıktan 
ve karınca yuvalarından bahseder 
ışıksız kömürsüz karınca yuvalarından 
gökyüzünde kızıl bir hilalin kaydığını görürsün 
sen ansızın gökyüzünde görünürsün 
gözlerinin rengi 
bence malumdur 
elinde değildir akşam serinliğinde üşüsün 
eylül'den itibaren geceler hazindir uzundur 
sokaklar yorulur uykuya varıp gelirler 
sokakların üstüne bulutlar gelirler 
bulutların üstüne yıldızların gözleri gelir 
bir yıldız bir yıldızın ardınca gider 
yıldızların kaybolduklari yer 
bence malumdur 
karanlıkta bir şeyler kopar dağılır 
uzaktan yabancı sesler duyulur 
sen elini bulutların içinde gezdirirsin 
elin hayallerimi dağıtır 
bilirsin 
sen elini bulutların içinde gezdirirsin 
Attila İlhan

BİR, ÜÇ VE BEŞ 
desen ki denizin tuzu 
çiğ düşmüş kadife donlu patlıcanlar 
desen ki kendilerinden karga çığlılarıyla kaçanlar 
en fakiri en zengini çirkini ve orospusu 
seni unutmuş olsun 
sen ki üşümüş gökte o yalnız bulutsun 
kıskanmadığın cömert bir maviliğin ortasında o 
bildiğin yalnızlığın ellerinden tutmuşsun 
desen ki unutulmuşsun 

denizler kızılca kıyamet akıp geçiyor 
zamana karşı geliyorsun 
bir üç ve beş leylekler artık gitti 
şimdi seni artık karanlıkta bir liman çekiyor 
unutulduğun unutulmadığın bilinmediğin bir liman 
bir üç ve beş derken şişede rom bitti 
sen yaşamaya başladığın zaman 

üşümüş gökte o yalnız bulut 
kendini hic yerinde hissetmiyeceksin 
keyif senin 
istersen talihini billur akıntılarla bir tut 
ellerini göğsüne kavuştur 
doğu batı kuzey güney diyerek 
koştur 
bir üç ve beş istersen rom kadehleri gibi 
nasıl ki unutulmuşsun 
devril 
ve bitir maceranı. 
Attila İlhan

HAYIR 
bu döşeği sen mi serdin elin dert görmesin ana 
ana uyuyacağım ninni çağır danalar girsin bostana 
çetin bir yörük kızı hoyrat murat dağı'ndan 
bir papatya getirsin bir gelincik getirsin 
elimden tutsun beni metristepe'ye götürsün 
gönlümce bir hu diyeyim hısımım ali osman'a 
yamacına yöresine rüzgarlı camlar dikeyim 
bu hosşerimi sen mi ettin eline sağlık ana 
ana lokma dökelim aşure kaynatalım 
hayır dağıtalım hayır ali osman dayıma 
ördüğün bu çorabı sağlıcakla giyiyorsam 
tuzladığın bu ayranı afiyetle içiyorsam 
tuttuğun bu yoğurdu yoğurduğun bu ekmegi 
kaynattığın bu bulguru çalakaşık yiyorsam 
etime ve sütüme ineğimin ıslıklı memelerine 
kabıma kaçağıma toprağıma bu benim diyebiliyorsam 
ali osman dayımın yoksul yüreği bunun bedeli 
metristepe göğüne uğru yğldız uğramaya 
ana bu benim yüreğim hısımım ali osman'ın yüreği 
Attila İlhan

YAĞMUR KAÇAĞI 
Elimden tut yoksa düşeceğim 
yoksa bir bir yıldızlar düşecek 
eğer şairsem beni tanırsan 
yağmurdan korktuğumu bilirsen 
gözlerim aklına gelirse 
elimden tut yoksa düşeceğim 
yağmur beni götürecek yoksa beni 
geceleri bir çarpıntı duyarsan 
telaş telaş yağmurdan kaçıyorum 
sarayburnu'ndan geçiyorum 
akşamsa eylülse ıslanmışsam 
beni görsen belki anlayamazsın 
içlenir gizli gizli ağlarsın 
eğer ben yalnızsam yanılmışsam 
elimden tut yoksa düşeceğim 
yağmur beni götürecek yoksa beni. 
Attila İlhan

AĞUSTOS ÇIKMAZI 
Beni koyup koyup gitme, n'olursun 
Durduğun yerde dur 
Kendini martılarla bir tutma 
Senin kanatların yok 
Düşersin yorulursun 
Beni koyup koyup gitme, n'olursun 

Bir deniz kıyısında otur 
Gemiler sensiz gitsin bırak 
Herkes gibi yaşasana sen 
İşine gücüne baksana 
Evlenirsin, çocuğun olur 
Beni koyup koyup gitme, n'olursun 
Attila İlhan