Ataol Behramoğlu  

BEN ÖLÜRSEM AKŞAMÜSTÜ ÖLÜRÜM 
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm 
Şehre simsiyah bir kar yağar 
Yollar kalbimle örtülür 
Parmaklarımın arasından 
Gecenin geldiğini görürüm 
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm 
Çocuklar sinemaya gider 
Yüzümü bir çiçeğe gömüp 
Ağlamak gibi isterim 
Derinden bir tren geçer 
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm 
Alıp başımı gitmek isterim 
Bir akam bir kente girerim 
Kayısı ağaçları arasından 
Gidip denize bakarım 
Bir tiyatro seyrederim 
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm 
Uzaktan bir bulut geçer 
Karanlık bir çocukluk bulutu 
Gerçeküstü bir ressam 
Dünyayı değiştirmeye başlar 
Kuş sesleri, haykırışlar 
Denizin ve kırların 
Rengi birdenbire karışır 
Sana bir şiir getiririm 
Sözler rüyamdan fışkırır 
Dünya bölümlere ayrılır 
Birinde bir pazar sabahı 
Birinde sararmış yapraklar 
Birinde bir adam 
Her şeye yeniden başlar 
Ataol Behramoğlu

BU AŞK BURADA BİTER 
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim 
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver 
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim 
Ve ben çekip giderem bir nehir akıp gider 
Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir 
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler 
Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner 
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir 
Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler 
Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı! 
Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı 
Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler 
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim 
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver 
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim 
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider 
Ataol Behramoğlu

BU YANGIN YERİNDE 
Yaşşamak bu yangın yerinde 
Her gün yeniden ölerek 
Zalimin elinde tutsak 
Cahile kurban olarak 
Yalanla kirli havada 
Güçlükle soluk alarak 
Savunmak gerçeği, çoğu kez 
Yalnızlığını bilerek 
Korkağı, döneği, suskunu 
Görüp de öfkeyle dolarak 
Toplanıyor ölü arkadaşlar 
Her biri bir yerden gelerek 
Kiminin boynunda ilmeği 
Kimi kanını silerek 
Kucaklıyor beni Metin Altıok 
"Aldırma" diyor gülerek 
"Yaşamak görevdir bu yangın yerinde 
Yaamak, insan kalarak" 

Ataol Behramoğlu


ÇOK SEVDİM BİR ZAMANLAR SEVİYORUM YİNE DE
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de 
Alıp başımı gitmeyi yollar boyunca 
Seyretmek bir bozkır akşamını camından bir otobüsün 
Masal şehirlerini geçerken hızla 
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de 
Ürpertili, sımsıcak tenini kadınların 
Salmak serin sulara gövdemi 
Düşüp gitmek ardına şiirin ve aşkın 
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de 
Varolduğumu düşünmeyi, ürpererek... 
Karanlık bir odada küçük bir çocuk gibi 
Yağmurdan ve yalnızlıktan ürkek 
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de 
Düyüncemi geniş ve sonsuz olanla birleştirmeyi 
Hırçın ve ele geçmezce atılgan 
Uysal ve usulcacık benim olan şeyi... 
Çok sevdim birzamanlar, seviyorum yine de 
Ve hep seveceğim beynim ve tenim varoldukça bu dünyada 
Pırıl pırıl olanı, her zaman bir güz diriliğinde 
Değişmez ve değişken olanı sonsuzca... 
Ataol Behramoğlu

 

GÖRE 
Gözlerimiz birbirine göre 
Ellerimiz, dudaklarımız 
Ve aşk bize göredir 
Gece tam aşka göre 
Rüzgar geceye göre 
Ve yağmur rüzgara göredir 
Öpüşmelerimiz yağmura göre 
Odamız öpüşlerimize göre 
Ve dünya odamıza göredir 
Ve biz dünyaya göreyiz 
Ataol Behramoğlu


SEVGİLİMSİN 
Sevgilimsin, kim olduğunu düşünmeye vaktin yok, yapacak 
işleri düşünmekten 
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri 
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi 
Sevgilimsin, ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli 
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden 
Sevgilimsin, boğuk aşkım, kanayan gençliğim 
Uçuruyorum seni çocukluğuna doğru 
Kanatların yorulur, ter içinde kalıyorsun 
Gece yanıbaşımda bağırarak uyanıyorsun 
Her sabah el sallıyorum metalle karışmana 
Sevgilimsin, arasıra bir kağıt koyup erteliyoruz aşkı 
Otobüslerde ve trende kaçamak yaşanan 
Ve bedenlerimiz kana kana kanayamadan yan yana 
Ataol Behramoğlu


YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR
Yaşadıklarımdan ögrendiğim bir şey var: 
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi 
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten 
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği 
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne 
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa 
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır 
Kopmaz kökler salmaktır oraya 
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını 
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin 
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara 
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin 
İnsan bütün güzel muzikleri dinlemeli alabildiğine 
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına 
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın 
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına 
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar 
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın 
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu 
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın 
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle 
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı 
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına 
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı 
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: 
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına 
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır 
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana 

Ataol Behramoğlu